top of page

Eminönü - Aradığınız her şeyi bulacağınız yer


ree

Bu yazıyı 2018 yılında SkyLife dergisi için yazmıştım ve yazı çeşitli sebeplerden yayınlanmadı...Eski arşivler arasında gezerken karşıma çıkınca burada paylaşmak istedim...


Keyifli okumalar ve güzel bir gezinti dileğiyle...


Bugün bana Eminönü’nü bir cümleyle anlat derseniz ‘Aradığınız her şeyi bulacağınız yer’ derim. Neden mi?

Bunu deneyimlemek için birazdan bu fotoğrafta karşı yakada gördüğünüz yere gideceğiz yani Yeni Cami meydanını ve arka sokağındaki Tahtakale’yi gezeceğiz. Sizinle öyle bir yürüyüşe çıkacağız ki, Yeni Cami’den Rüstem Paşa Cami’ne uzanan bu alan ve arka sokaklarına gizlenmiş hayatları, yerel lezzetleri, ticareti ve köklü bir kültürün izlerini keşfedeceğiz. İstanbul’u koklayacağız, tenimiz bir çok medeniyete tanıklık etmiş bu zengin denizin tuzu ile tanışacak ve hatta bu meydanı gezdikten sonra çok özel bir yerden seyre dalacağız İstanbul’u güneşe veda ederken. Bugün İstanbul olacağız. Çünkü Eminönü İstanbul’dur. İstanbul Eminönü…


Haydi o zaman hemen başlayalım.

ree

ree

Öncelikle bu fotoyu çektiğim Karaköy iskelesinden hareket edip Galata Köprüsü üzerinden Yeni Cami’ye doğru yürümeye başlayalım. Sağımız solumuz balıkçılarla dolu. Tatlı bir telaş ve çocuksu bir heyecan var etrafta. Balığı beklerken edilen sohbetler, martıların sesleri ve iskeleden kalkan gemiler eşliğinde geçiyoruz köprüyü ve Yeni Cami meydanına varıyoruz.


Cami’nin girişinin hemen önündeki güvercinler olmazsa olmazıdır buranın. Adettendir, yem alıp besleyelim güvercinleri.

ree

ree

Bir de gelmişken ayakkabı boyacılarının hoş sohbetleri eşliğinde parlatalım ayakkabıları….

ree

Sonra, karşımızda Mısır Çarşısı girişi varken sağa doğru ilerleyelim. Bu meydana geldiğimizde insanın karnının acıkmaması imkansız. Meydanda seyyar olarak satılan simit, kestane, mısır, pide…Her şeyden biraz tadası geliyor insanın...

ree

ree

En geleneksel Türk lezzetlerinden birisi olan Simit ve Ayran ikilisini de atlamayalım...

ree

ree

Bu meydanda nereye giderseniz gidin kalabalığın ve bu hareketli telaşın arka fonunda Galata kulesini görmek ayrı bir keyif veriyor insana….

ree

Yine bu meydanda dururken solda diğer geleneksel yiyecekler satan dükkanları görüyoruz….

ree

ree

ree

ree

ree

Valla biraz ondan biraz bundan derken elimiz poşetlerle doluveriyor. Sucuk, Türk peynirleri, turşu, tatlı, cevizli sucuk, kuruyemiş, lokum, şifalı otlar, kuru dolmalar yani açıkçası ne ararsanız her şey burada…Hem de en iyileri…


Buradaki renkli alışverişi bitirdikten sonra meydanın diğer ucundaki Rüstem Paşa Cami’ne doğru yürümeye başlıyoruz…Eğer yorulduysanız güzel bir kahve molasının şimdi tam zamanı….Yan yana sıralanmış bir çok kahveci var burada….Karşımızda Galata Kulesi manzarası bu 2 güzel caminin tam ortasında oturmuş meydanın hareket ve çeşitliliğini seyre dalıyoruz kahvemiz eşliğinde. Her ne kadar bu kahve mekanlarında bir çok kahve çeşidi olsa da kültürüyle, eşsiz tadıyla ve bu otantik ortamın etkisiyle Türk kahvesi en doğru seçenek oluyor…

ree

Evet sıra geldi Rüstem Paşa Cami’ne…Büyük usta Mimar Sinan tarafından yapılan bu camideki lale motifli çiniler Osmanlı çini sanatının en başarılı örnekleri arasındadır. Camiye vardığımızda tam da namaz vakti gelmişti ve eşraf hazırlıklara başlamıştı.

ree

Bu durumda en güzeli caminin dışında vakit geçirmek. Bu caminin bir özelliği de cami girişinin üst katlara yapılmış olması. Bunun nedeni de camiye gelir getirmesi için alt taraflara ticari müesseseler kurulmasıydı. Bugün baktığımızda caminin alt tarafında ve etrafında hediyelik eşya dükkanları, lokal restoranlar ve sobacılar çarsısı gibi bir çok ticari faaliyet gösteren yeri görebiliyoruz…

ree

ree

ree

Evet sıra geldi caminin arka sokağına yani Tahtakale’ye, ticaretin merkezine gitmeye….Burada bir yol ayrımına geliyoruz….


Sağa dönüyoruz…Ahşap malzemeler ve süs malzemeleri satan onlarca dükkanın arasında kalabalığın bir parçası oluyoruz...

ree

ree

ree

Tahta kaşıklar, elbise askıları, sepetler, cezveler, oklavalar, kuklalar….akla gelen gelmeyen her şey var burada….


Sola döndüğümüzde de buradan Mısır Çarşısı’na kadar uzanan farklı özelliklere sahip daha da kalabalık bir sokak karşılıyor bizi…Önce karşımıza çıkan köşe başında duran görme engelli birisinin alın teriyle gazete satarak geçimini sağlaması dikkatimizi çekiyor.

ree

Büyük bir saygı duyarak alıyoruz gazetemizi ve bu yaşam mücadelesi örneğinin verdiği buruklukla devam ediyoruz yolumuza…


Sonra kalabalık git gide artıyor ve süs eşyaları, nikah malzemesi ve pasta malzemesi satan yerler çıkıyor karşımıza.

ree

ree

Biraz daha ilerleyince farklı bir şeyler oluyor….Bu kalabalığın içindeki rengarenk görsel şölen müthiş bir koku alma hazzına dönüşüyor….Birbirine karışmış kokular zaman geçtikçe ayrıştırılabiliyor… Kahve, baharat, kokoreç, peynir, kızarmış tatlılar…Hepsi geleneksel, hepsi tadılası, hepsi birbirinden güzel….

ree

ree

ree

ree

ree

Yeri gelmişken bu bölgenin kahve kültürü açısından önemini de anlatmakta fayda var….Rivayete göre 16 ve 17. yüzyıllarda Osmanlı’ya ilk kahve gemilerle Eminönü limanına gelmiş ve kahve bu bölgeden tüm ülkeye yayılmış. Böylece Eminönü kahveleri ve kahvehaneleriyle anılmış yüzyıllarca. Bugün baktığımızda da durum çok farklı değil. Tam bu sokakta iki tane çok önemli kahve satılan yer bulunuyor.

ree

Bunların ikisi de 1900’lu yılların başında kurulmuş ancak bir tanesi köşe başında daha işlek bir yerde kurulduğu için daha popüler olmuş ve bugün tüm Türkiye’nin en büyük kahve markası….Zaten önündeki hiç bir zaman eksilmeyen kalabalık ve içerideki hummalı çalışma da bunu gösteriyor…

ree

ree

Buradan Mısır Çarsısı arka kapısına doğru ilerledikçe Tahtakale’nin renkleri artmaya devam ediyor. Meşhur dönerciler, toptan doğal taş ve takı malzemesi satan yerler, daha da yukarılara çıkıldıkça akla gelen her şeyin pasajı, çarşısı karşımıza çıkıyor.

ree

ree

Biz en iyisi, çok da yukarılara çıkmadan Mısır Çarşısı’na girelim…

ree

Yeni Cami’nin arastası olarak kurulan bu çarşıya girer girmez renkler ve kokular bambaşka bir hal alıyor. Bu koku ve renk cümbüşünü sağlayan baharatlar, tatlılar, lokumlar, geleneksel hediyelik eşyalar eşliğinde zaman içerisinde yürüyüş gibi burası.

ree

ree

ree

ree

ree

ree

ree

ree

Bu güzel yürüyüşü bitirip çarşıdan çıktığımızda tekrar Yeni Cami meydanında turumuza başladığımız yere geliyoruz.


Burada bir sürprizim var size… Yeni Cami meydanından yaklaşık 15-20 dakika yürüyerek ya da ‘yokuş yukarı yorulmayayım’ derseniz taksi ile sadece 5 dakika Süleymaniye Cami’ye gideceğiz. Bu kadar renkli ve dolu dolu bir kaç saat geçirdikten sonra layığıyla mükemmel bir İstanbul manzarası eşliğinde tamamlayacağız turumuzu…Arkamızda artık yorgun düşmüş güneş, önümüzde Galata ve Boğaziçi Köprüsü, hatta bugünkü turumuza başladığımız Karaköy iskelesi. Bir İstanbul masalını yaşadık bugün. Sadece bir kaç saat içerisinde, sadece Eminönü’nde…Çünkü burada İstanbul’a dair her şey var…

ree

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


bottom of page